Saturday, June 06, 2009

Beklerken oldu..

Biriktiler yine.. Düşünürken bakındım, bulunca gördüm, görünce sakladım yazarım diye.. Bugünlerde de "toparlamalar" üzerine düşünüyor olmalıyım ki, vakti geldi diyip, açtım topladıklarımı.. E bi bak bakalım Gülesin, geriye dönüp topladıklarına.. Elde var ne?
Şubat'ta saklamışım.. Bu kez "çok okumam lazım çoook" temasından ziyade "okuyorum, ne mutluyum" içerikliydi diye hatırlıyorum.. Okuduklarımdan ne hatırlıyorsun? Hala okuyor musun ööyle mutlu mutlu... Hmmm... Ağzını kapalı tut, özellikle ayaz zamanı.. İstanbul'un rüzgarı faklı olur, hava yutarsan çabuk üşütürsün!


Söz Küçüğün zamanları.. Gördüğüme çok mutlu olduğum fil, yolculuk nereye? Serbest Dolaşım ve Sığınma Hakkı'nı balonla uçan fille anlatabildiğimiz gün, ne güzel gün!! Travian'da yeni bir birliğe girdim. Birlikteki Logistic Generalimizin ismi de Vlad. Yoğun saldırı altındayken "birliğimize gel, nakama olalım" dedi.. Vlad abi Sırp. İngilizcesi çok iyi.. Komutanlığıysa enn iyi!! Oyunla ilgili yeni şeyler öğreniyorum. Vlad abiye soruyorum, o bana güzel güzel anlatıyor. Kaç yaşında acaba? 13? Abim o benim!
Sonra 8 Mart oldu.. 8 Mart'ta da yazmak istedim. Ne çok şey geçti aklımdan, ne kadar çok şey düşündüm.. Ama bulamadım yazmak istediklerimin yanına koymak istediğim bir görsel.. Olmamış demek ki dedim, yazma. Sinmediyse bu kadar içine, vardır bi bilmediğin.. Vakti gelince düşer zaten.. Vakti dün geceymiş.. Şimdi toparlamalar Gülesinisin.. Böyle bilesin.




Zaten çok zaman geçmeden aradan, yaklaşan 30 yaş kutlamaları, yoğunlaşan 5N1K durumları, geriye bakıp bakıp durmalar, ileri bakınca kötü mü olur insan sorgulamaları ve "düzgün" görünmem gerektiğine profesyonelce inandığım yaklaşan toplantıyla beraber kuaför macerası...

Böyle mi olacak acaba diye düşündüm...

...böyle oldu:


... .

10 yıl sonra Berlin'e gittim sonra. Uçakla yolculuk yaparken hala karar veremediğim bir konu var: havaalanından (limanı mı demek lazım acaba?) uçağa geçerken tüple mi geçmeyi daha çok seviyorum, yoksa otobüsle gidip uçağa merdivenlerden mi? Tüp olayı rahat tabi... Havalandırma falan derken, sibernik bi durum yaratılabiliyor. Tüpün içine reklam alma durumuna sinir olduğumu biliyorum. "Okumıycam okumıycam, bu reklamın hedef kitlesi olmıycam!!" diye inat ederken hoop çoktan okumuş olduğumu farkettiğimde yenilmiş hissediyorum. Bi yandan da nedir derdin, sibernik durum seven sen diil miydin? al sana sibernik, al sana hedef kitle! Hmm.. Öte yandan merdiven olayında da (özellikle elimde çanta varsa -dikkat sırtında değil, elimde ya da kolumda -), etraf bir anda siyah beyaz oluyor, ve ben merdivenlerin tam ortasında, bir saniye durup siyah beyaz havalimanı binasına bakmayı seviyorum.. O zaman film oluyorum işte.. Yeşilçamından da var aklımda Fransız olanından da.. İşte o durumu seviyorum. Ama merdiven çıkmayı sevmiyorum ki ben yaaa... Neyse, Berlin:

Doğu berlin usulü trafik lambalarını tekrar görücem diye şehirde kaybolmak, tek kişilik güzel bir anı oldu. 10 yıl önce en bi berlin arkadaşım Sebastian'ın ben gitmeden bir hafta önce (son görüşmemizden 10 yıl sonra) ben Facebook'ta bulup "Gulesinim sen misin? Bak ben büyüdüm Avusturyada oturuyorum. Viyana'ya gelsene. 10. yıl anısına hep beraber Berlin'de mi toplansak" demesi fena oldu. Çat diye gün - tarih - yer söylememe şaşırması doğal.. Bu Sebastian iyi çocuktur aslında.. Dur onun da bi resmini koyayım bi yerlere, yaşlanınca lazım olabilir torunlara anlatırken..


E çok çalışıldı Berlin'deyken.. Ama mesela bu konuda yazmak istediğim birşey olmamış. Not almamışım.. Hmm... Ama bi konu var. Bu önemli tabii...

Derke Mayıs gelmiş olmalı. 1 Mayıs'ta da yazmak istediğimi hatırlıyorum. Belirli gün ve haftalar insanı olmuşum. Önemli gün ve haftalardan ne ara kurtuldum acaba?


Yukarıdaki çizimleri 1 Mayıs öğürtülerimin yanına düşünmüştüm, toparladım, güzelce yerleştirdim, renklendirdim, dizdim.. Sonra yazmadım.. Şimdi bakınca başka şeyler de düşünüyorum. Galiba 2009 1 Mayıs bende bu çizimle kalacak.. Kalsın. toparlama insanı olarak bugün, bun da toparladığıma mutluyum.


Hiç google'da "hıdır" kelimesi için görsel aradınız mı? Ben aramıştım. Mayıs başları. O günlerde kol böreği yapıp, "hıdır böreği yaptım" da dedim. Ne yapsam (ya da yapamasam sanırım) adını hıdır koyduğum günler.. "Nasılsın" diye sorulunca "büyüyorum" diyen ben, yakın zamanda böyle cevap vermeyi bırakmak üzereyim. Büyümemin son halkasının gerçekleştiğini hissediyorum ve bu son halkadan (halka ne yau!) sonrası koccaman deniz, büsbüyük evren.. Bir halka daha yalnızım ve bir halka daha büyüdüm gibiyim.. Bakalım... Demlenecek.. Aşağıdaki görseli bugün buldum. Konu üzerine demlenirken... Aferin! dedim.. Gerçekten çok yol aldım!

Sonra evPelini evlendi. The Ronnettes'le kutladım.. Yazarım dedim, şimdi topladım. Birisinin ayağı ameliyatlı.. Geçmiş olsun diyoruz..

Kız çocukları! Büyümenin yollarından birini buldum, açıklıyorum. Gerekli malzemeler: Annane anısı, anne bilgisi, hayal gücü.

Önce annanenizi düşünün. Bilinçsiz bilinçsiz dinlerken ailenizi, kulağınızda kalan, duyduğunuz, hatırladığınız tüm verilerle annanenizi düşünün. Yaşamını, nasıl biri olduğunu.. Ama kendinizden bağımsız. Başka "biri" gibi.. Sonra annenizi bu oluşan resme yerleştirin. Annanenizin kızı olarak. Kendi anneniz olarak değil (mümkünse.. Arzuya göre maydonoz da eklenebilir). Sonra annenizin bebeğini düşünün. Ona bakışını, kucağında tutarken onu pencereden dışarı bakışını, onun için -bebeği için- hayaller kuruşunu.. Sonra da o hayallerle bugününüzü aynalayın birbirine. Bakakalsınlar ööyle..

Brrrr... Doidoidoi.. Zrrrrrr... Trak!
E
Er
Err
Erro
Error
Fatal Error

Sitemdeki sorunu çözmek için buraya tıklayın.

Titreme geldi dün gece. Yine büyüdüm. Bu kez sona geliyorum kesin. Zannettiğim kadar soğuk değil. Titretecek kadar soğuk evet, ama içerde bi yerde sıcak bişey büyüyor. Sonrası koccaman deniz, büsbüyük evren..

Şimdilik,

elde var,

Gulesin.

No comments: