Tuesday, June 24, 2008

akvaryumun hava hattını açmayı unutma.. suda havasız kalırlar, haberleri olmaz.


Böyle bi planlar, bi projeler.. Onu ordan alsam, buraya koysam; bunu böyle yapsam şöyle olsa; şununla hem şunu yapsam hem bunu yapsam, şurası burası olsa, burası böyle olsa, şunu da şuradan alıp buraya ekledim mi, tamamdır.
Sen öyle san!
Kafamın içindeki bana yardımcı olmuyor. Bir yandan kafamın içinde olup bir yandan elime ayağıma dolanabiliyor olmasına inanamıyorum. Ne yani? Somut değil. Peki o zaman...
Nihai olanı aramayı, nihai olanı planlamayı öğretenlere selam olsun, hayatımı çook çok zor kıldınız. Şöyle birileri de salınmaktan, akmaktan, içinde olmaktan, orada kalmaktan, karayı gözleyeceğine, dalgaların hareketine göre dümen kırmaktan bahsetseydi keşke.
Mutlak dediğinle mutlaka bi karşılaşıp, bi temiz pataklamak lazım kendisini....
Oldu cicim, hep başkasında olsun zaten sorun, sen bööyle sağa sola kabahat bul dur.
Dur demişken, bi dur!!
İçinden mi çıkamadın? Kafan mı karıştı? O zaman bi daha;
Böyle bi planlar, bi projeler.. Onu ordan alsam, buraya koysam; bunu böyle yapsam şöyle olsa; şununla hem şunu yapsam hem bunu yapsam, şurası burası olsa, burası böyle olsa, şunu da şuradan alıp buraya ekledim mi, tamamdır.

neden trenle hep gidilir de gelinmez?


tren - gitmek
gitmek - tren
herkes tren - herkes gitmek
herkes gitmek - herkes tren
son zamanlarda çok bahsi geçiyo "gitmenin", özellikle özel güzel arkadaş buluşmalarında, görüşmelerinde.. farklı farklı zamanlarda, gözümüzün önünde gideceğimiz yerlerin şimdilik bildiğimiz kareleri, yüreğimiz havada, aklımızda bütçe hesaplamaları; gitsek hemen gidicez, bu para pul işi engel olmasa bari..
bu aralar bahsi geçen yerler: belgrad, moskova, japonya'daki anime köyü, meksika, şili. uzar bu liste. dedim ya, bu aralar..
neden trenle hep gidilir de hiç gelinmez?
gidene empatim, bekleyene soğuğum herhal.
gittiğim yerde heycanım, geldiğimde pufff derhal.
hmmm..
brrrr...

Friday, June 13, 2008