Tuesday, March 11, 2008

opsem noolacak ki?


Çoook oldu be bloga yazmayalı. Bir alttaki girişin tarihine baktım "yuh" dedim. hayır öyle "çokça bloga yazarim" diye bi duruşum yok hayata ama bi durup ööyle boş boş kaldığımda, yazmaya alışmıştım. yazdığım tek yer burası diil eyvallah ama şimdi bloga girince bi irkildim. bu kadar zamanda sadece 1 kere daha yazmaya vaktim olmuştu. kafa yanlızca 1 kez daha "bloga birşey yazmak" kadar rahatlayabilmişti. bu kadar açılabilmişti. e günün sonunda bloga yazmak bi yanıyla kendi kendine konuşmak. kendi kendime konuşmayalı bu kadar zaman olmasından mutlu değilim. "neyin peşindesin gülesin" diye sormayı adet edindim bi arkadaşımdan. şimdi bu soruda da değilim. sadece mutsuzum, işte hepsi bu, vimmmm!!!!!
züper eğleniyorum aslında kendi kendimle konuşunca. tatlı tatlı sohbet ediyoruz bazen, işte o zamanlarda tatlı tatlı sohbet etmeyi sevdiğim herkes gibi seviyorum kendimi. sevmeyi bildiğim "en" biçim olan "tatlı tatlı sohbet ettiğin insanı sev" öğretisinin çakmalığıyla. Çakma, hem de çok. Ama güzel bi yandan da. Rengarenk hayat veriyo insana. Rengarenk olunca güzel ya.
Neyse efenim, konumuza gelelim. Konumuz yukarıda gördüğünüz kurbağa. Geçenlerde kurbağa çizmek zorunda kaldım. Bu ne saçma bir zorunluluktur diyenlere katılmakla beraber, bu zorunluluğun neden kaynaklanabileceğini bilen kişiler de bana katıla katıla gülebilirler, ve ben olara da katılmak isterim. İşte efenim, gel zaman git zaman, kurbağa çizmem gerekti. Çizemiyorum. Beeennnn... kurbağaaaaa.... çizemiyorum. Tartışcak bişey yok aslında. Biri bana, kurbağa çizmek zorunda kaldım ve çizemedim dese, olasılıkla iki minvalde cevap veririm kendisine. İlki "e bi çizebilenden isteseydin, ne daraldın" hattında oludu. ikincisi de -uzatırsa karşıdaki- "yau çizseydin işte bişeyler, pörtlek bacak koca göz falan" hattı olurdu. gelgelelim çizemeyen ben olunca durum "çizmeye çalışmaktan", "çizmeyi öğrenmeye" geçti hızla. Yau ben gerçekten eşi bulunmaz bi bişey olabilirim (salak yazacaktım ama "barış kendinle gülesin, barış dünyayla gülesin" öğretim buna izin vermedi). Google Gorseller'e girip "frog" yazdım. Çünkü neden? Çünkü bu hayatta google'da görsel arıyorsan türkçe yazma aradığın şekli, ingilizce yaz diye de başka bi öğrenmişlik var.
Konumuza dönelim. "frog" istediğim sonucu vermeyince "frog shape" yazdım. "Kurbağa nasıl çizilir ulan!" kavgamın içinde -ki bu kavganın içinde, hiç mi resim çizmedim, hiç mi kurbağa görmedim, napıyorum ulan ben bu hayatta kavgası da var- yukarıda gördüğünüz çizimi gördüm. Dank ettim! "Çizecek hiçbirşeyin olmadığında kurbağa çiz" diyen bu bilge çizim, bana yeni bir hedef verdi. Çizecek hiçbirşeyim olmadığında, kurbağa çizeceğim. Bunun için birşeyler çizmek için zamanımın olması gerekecek. Çizmek dediğimiz "eğlenceli görünen şey" de hayatımda yapmam gerekenler listemde öncelikli bir durum olmadığına göre, çizecek hiçbirşeyimin olmaması için çooook çok vaktimin olması lazım. O kadar çok o kadar çok vakit ki, ben uzuuuun bir zamandır o vakti istiyorum.
"Yapmam gerekenler listesi" yazmışım. Bu kontolsüz gelişmeyi "yapmak istediklerim listesi"ne çevirmekse devrim gerektirir sanırım. Şimdilik planım, ilk adım. Birşeyler çizmek için zaman. Yapmam gerekip de yapmadığım için azap çektiğim dakikalardan kısarak işe başlamayı planlıyorum.
Meraklısına: Kurbağa çizemedim. Çizdiklerimi beğenmedim. Taslaklarıma aldığım geribildirim de "ne? koyun mu?" olunca dayanamadım vaz geçtim. Onun yerine fare, yarasa, kertenkele ve dinazor çizdim. Bilin bakalım hangisi "kurbağa" yerine.

2 comments:

cüce said...

sen de bi kutu çizeydin hocam, istediginiz kurbaga bu kutunun içinde deseydin
bkz: küçük prens

ama bi düşündüm de
ben de çizemem
şimdi bi gaza geldim çizicem
bilgisayarı kapattıktan sonra bi kurbağa çizicem
çizdircen gülsein.
hay allahım.
bi kolay yolunu bulursam da (örnegin: 35'ten ya da 43'ten kurbağa yapmak gibi..)
hemen sana söyliycem

yazmak_eylemi said...

YAZDIĞIM TEK YER BURASI DEĞİL DEMİŞSİN YA, NEREDE YAZIYOSUN BAŞKA? sordum ama ayıp mı ettim. hayır bilsem ordan da arada takip ederim belki. Vatim pek olmuyor yoğunluktan ama fırsat buldukça blog sayfana göz gezdiren ben sayfanı ve üslubunu eğlenceli, taibe değer görüyrum da o yüzden. sevgiyle -sevdiceğinle- kalın efenim.