Thursday, September 27, 2007

Kendime kakara kikiri malzemesi

İşte bu solda görmüş olduğunuz, yaşamakta olduğum şehir. Aslında sadece "içinde" yaşamakta olduğum şehir. Hayır ööyle "yaşamakta olduğum" diyince sanmayın ki "hohhoooy, hehheey" diye tadını çıkarabiliyorum. Ben bu aralar sadece bunun "içinde" yaşıyorum.
Kendileri pek hızlı ve de hırslılar.
Uzaklaştığımda özlüyorum lakin. "Ay gitsem hemen"ci değilim. Kendileriyle biraz daha işimiz var.


İşte bu da ben. "Uyuyakalmış çalar saat".
Hep bi işim olur benim.
Hep bi yere yetişmem gerekir.
Hep biriyle buluşmam gerekir.
Alarmım kuruktur hep yani...
Ve ben uyurum. Ooohh.. Her türlü ortamda, ben güzel uyurum.
Yakışır da aslında bana..




İşte bu de sevdiğim bi filmden bi kare. "Howl's Moving Castle". Howl'un hareket eden bi kalesi var. Olaylar kalenin etrafında kendini örüyor. Solda gördüğünüz hatun kişi, genç ama bi anda yaşlanıyor. Bakmayın ööyle göründüğüne, bi tek Howl'un yanında böyle. Adam Howl, evet.

Neyse işte, bu Howl'un çok önemli işleri var. Savaşla savaşıyo. Savaşırken yırtıcı kuşlaşıyo, sonra sakinleyince insana benziyo. Pek yakışıklı bişiy. Gel zaman git zaman, olaylar akıyo, filmin sonunda öpüşüyolar. Bazen..

Bazen demişken.. Bazen, "uyuyakalmış çalar saat" ben, olduğumdan yaşlı hissediyorum. Kahramanım Sevdicek de bi savaşla savaşıyo diyebiliriz.

E o zaman biz de öpüşsek ya..

Neyse.. Gel zaman git zaman işte..

1 comment:

Anonymous said...

ahah..
"uyuya kalmış çalar saat"
yakışır çekirgeme :)